THBB

Yavuz IŞIK

THBB Yönetim Kurulu Başkanı
President

Geçtiğimiz yıl 6 Şubat’ta 11 ilimizi etkileyen çok büyük bir afet yaşadık. Allah, aziz milletimize bir daha böyle bir acıyı yaşatmasın. 6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri’nin yıl dönümünde, basın açıklaması yaparak Birliğimizin görüşlerini paylaştım. Kahramanmaraş Depremleri sonrasında sadece riskli yapıların değil, üretimden tasarıma, uygulamadan denetime kadar tüm süreçlerdeki iş yapış şeklinin ve zihniyetin de dönüşmesi gerektiğini gördük. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, bilimin ışığında, kültürel ve doğal mirasımızı koruyup geçmiş tecrübelerimizden faydalanarak yeni bir toparlanma ve kalkınma döneminin kapısını aralamalıyız. Artık depremleri, toplumsal ve ekonomik travmalara neden olan bir doğal afet olmaktan çıkartmalıyız.

Çeşitli üniversitelerde görevli olan veya görev yapmış ve aynı zamanda THBB BETON 2023 Kongresi Bilim Kurulunda yer alan öğretim üyeleri tarafından “Hazır Beton ve Depreme Dirençli Yapılar için Akademik Değerlendirme” hazırlanarak yapıların depreme dayanıklı olması için; işlevsellik, hizmet görebilirlik, her çeşit iç ve dış etkenlere direnç ve sürdürülebilirlik bakımından; ilgili standartlara ve şartnamelere uygunluğu sağlayacak deneyim ve yetkinlikte mühendislerden ve yardımcılarından oluşan bir proje, proje ve nitelik yönetimi, tasarım, yapım ve denetim ekibi tarafından inşa edilmesi zorunluluğuna dikkat çekildi. THBB olarak deprem bölgelerinde kullanılacak betonlarla ilgili görüşlerin iletildiği, özellikle yeni yapılacak yapıların olası bir depreme karşı dirençli olabilmesi için gerekli asgari koşulların paylaşıldığı “Akademik Değerlendirme”yi kamuoyunun bilgilerine sunduk.

Birliğimiz tarafından ülkemize tanıtılan Beton Sürdürülebilirlik Konseyinin (CSC) belgelendirmeleri devam ediyor. Konseyin Belgelendirme Kuruluşu olan KGS’nin yaptığı denetimler sonucunda ÇİMSA Çimento Mersin Fabrikası ile Eskişehir Fabrikası “Altın”; ÇİMKO Çimento ve Beton Sanayi Ticaret AŞ’nin Narlı Çimento Fabrikası “Altın”ve Nuh Beton AŞ’ye ait İzmit Hazır Beton Tesisi “Bronz” seviyesinde yeniden belgelendirilirken SEZA ÇİMENTO Elâzığ Çimento Fabrikası da “Bronz” belge almaya hak kazandı. Bu vesileyle, çevreye duyarlı üretim yapan ve sürdürülebilirlik odaklı çalışan hazır beton, çimento, agrega ve prefabrik sektörlerindeki tüm firmaları bir kez daha bu sisteme dâhil olmaya davet ediyorum.

Meslek içi eğitimlerimiz ve mesleki yeterlilik sınavlarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. “Beton Pompasının Verimli Kullanımı Eğitimi ve Hazır Beton Şantiye Operasyonlarında Yer Tespit Elemanı ve Beton Pompa Operatörleri için Teknik Emniyet Kuralları” eğitimimizi ocak ayında ÇİMSA’nın Eskişehir Tesislerinde düzenledik. “Depreme Dayanıklı Yapılarda Beton ve Betonarme Deneyleri” eğitimimizi şubat ayında İstanbul’da düzenledik. 2024 Beton-Betonarme Deneyleri Kursları Sponsorlarından CHRYSO’nun katkılarıyla düzenlediğimiz eğitime katılan kursiyerler teorik ve uygulamalı olarak beton ve agrega deneyleri hakkında bilgilendirdik. Meslek içi eğitimlerimizle sektörümüzün kalifiye personel ihtiyacını karşılayarak önemli bir görevi yerine getirmeye devam ediyoruz.

Ocak ve şubat aylarında İstanbul, Ankara, Kahramanmaraş’ta toplam 20 Beton Santral Operatörü Mesleki Yeterlilik Sınavı; şubat ayında ise İstanbul’da Beton Pompa Operatörü Mesleki Yeterlilik Sınavı yaptık. İş güvenliğine uyumlu ve sorunsuz çalışma koşulları gereği personelinizin Beton Pompa Operatörlüğü ve Beton Santral Operatörlüğü Mesleki Yeterlilik Belgesi alması için THBB MYM’ye başvurularını bekliyoruz.

THBB Yapı Malzemeleri Laboratuvarı olarak tüm beton, çimento, agrega, su, uçucu kül ve kimyasal katkı deneylerinin yapıldığı ve kalibrasyon hizmetlerinin verildiği Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsü Teknoloji Geliştirme Bölgesindeki Teknopark’ta çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şubat ayında betonda kalitenin sağlanması amacıyla çalışan THBB Kalibrasyon Laboratuvarı olarak Azerbaycan’da kalibrasyon hizmeti verdik.

Sektörümüzü bütün platformlarda temsil ediyor, etkinlikleri ve gelişmeleri yakından izlemeyi sürdürüyoruz. Şubat ayında telekonferans yöntemiyle yapılan Avrupa Hazır Beton Birliğinin (ERMCO); Üyesi ve Bölgesel Sistem Operatörü olduğumuz Beton Sürdürülebilirlik Konseyinin (CSC) ve Beton Avrupa’nın (Concrete Europe) Yönetim Kurulu toplantılarına katılarak ülkemizi ve sektörümüz etkileyen gelişmeleri takip ettik. Üyesi olduğumuz Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonunun şubat ayında yapılan Genel Kurul ve Yönetim Kurulu toplantılarına katılarak sektörümüzün gündemindeki konuları görüştük.

Sektörümüzün gelişimi ve sorunlarımızın çözümü için çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz. Şubat ayında yaptığımız Teknik Komite ile Çevre ve İSG Komitesi toplantılarımızda sektörümüzü ilgilendiren önemli gelişmeleri görüşerek kararlar aldık.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğünün ocak ayında Ankara’da yapı denetim ve laboratuvar hizmetlerine ilişkin, mevzuat ve uygulamaya dair yaşanan sorunların tespiti ve çözüm önerilerine yönelik düzenlediği “Yapı Denetimi ve Laboratuvar Çalıştayı”na katıldık. Farklı gündemlerin tartışıldığı Çalıştay’da hazır beton sektörünün görüşlerini ve önerilerini paylaştık.

İTÜ bünyesindeki Mühendisliğe Hazırlık Kulübünün sürdürülebilirlik temasıyla mayıs ayında düzenleyeceği ve öğrencilerin takımlar hâlinde teknik becerilerini geliştirerek ön eğitimler sonucu betondan bir kano inşa edip sergileyecekleri bir yapı malzemesi yarışması olan 8. Beton Kano Yarışması’nı destekliyoruz.

Her fırsatta sektörü ve Birliğimizi tanıtmaya, halkımızı ve bütün paydaşlarımızı bilgilendiriyoruz. Şubat ayında canlı yayınına konuk olduğum A Para TV kanalında depreme dayanıklı yapılaşma ile inşaat ve hazır beton sektörleriyle ilgili değerlendirmelerimizi paylaştım.

Geçtiğimiz aylarda yaptığımız çalışmaları özetledikten sonra sizlerle ekonomik değerlendirmelerimi paylaşmak istiyorum. Geride bıraktığımız ay, para politikaları çerçevesinde yürüyen tartışmaların gerçekleştiği bir ay oldu. Merkez Bankası Başkanı değişikliğinden sonra para politikasında herhangi bir değişikliğe gidilmeyeceğini piyasalar gördü ve bu durum ekonomi yönetimine güç kazandırdı.

Son yapılan açıklamalar Merkez Bankasının sıkı para politikasına devam edeceğini ortaya koymaktadır. Buna rağmen iç talep ülkemizde hâlen canlı görünüyor. Döviz kurundaki artış ve başta enerji olmak üzere emtia fiyatlarından kaynaklanan maliyet enflasyonunun görece sakinleşmesi ile birlikte enflasyonu yukarı çekecek ana unsur, talep olarak görülüyor. Bu kapsamda döviz kurunda ciddi bir sıçrama meydana gelmemesi hâlinde ve iç talepte yavaşlama sağlanabilirse enflasyon ile mücadelede Türkiye, baz etkisinin ötesinde bir başarı şansına sahip olacaktır.

Merkez Bankasının tüm bankaların ortalaması olarak değerlendirilen üç aya kadar vadeli mevduatının faizi, bu yılın şubat ortasında %52 düzeyine çıktı. %67 düzeyindeki enflasyon oranı ile karşılaştırıldığında hâlen negatif bir reel faiz var gibi görünse de 2024 yılındaki daha düşük enflasyon beklentisi TL’ye olan güveni artıracak ve faiz düzeyi bu seviyede kalsa dahi pozitif bir reel faiz düzeyi ortaya çıkaracaktır. Merkez Bankasının 2024 yılı için %36 olan hedef enflasyonu yakalaması, özellikle seçim yılı olması nedeniyle soru işaretlerini beraberinde getirse de, sıkı para politikasının devam etmesi ve aynı zamanda kamu harcamaları tarafında alınacak tedbirler ile bu mümkün gözüküyor. Piyasa oyuncularının hâlen döviz tarafında kalmaya devam etmesi, Türkiye gibi döviz kurundan çok çekmiş bir ülke açısından alışkanlıklardan kolay kolay vazgeçilemeyeceğinin en net göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Bununla birlikte cari açıktaki son dönemdeki olumlu seyir, ekonominin yumuşak karnı olan döviz dengesi açısından pozitif gelişmedir. Türkiye’nin risk priminin 300’ün altına gerilemesi, Merkez Bankasının brüt rezervlerinin yükselişi ile birlikte kredi büyümesindeki yavaşlama, tüketim malı ithalatındaki azalma Türkiye ekonomisi açısından yumuşak inişi mümkün kılabilecektir. 

Mevcut finansal koşullar altında inşaat ve konut sektörünün ipotekli satışlar üzerinden büyümesi kısa vadede mümkün görünmemektedir. Hâlihazırda inşaat sektörünün dinamosu, kentsel dönüşüm ve ülkemizdeki yapı stokunun yenilenmesi olacaktır. Konut arzındaki yavaşlamadan dolayı konut fiyatlarının yeniden yükselişe geçmemesi için bir yandan ülkemizde yapılan konut sayısında sürdürülebilir bir büyüme rakamı yakalanırken aynı zamanda yapı stokunun depreme hazırlanması gerekmektedir. Konut talebinde artış beklentisi en azından yılın ilk yarısında olası görünmüyor. Bu durumda ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadele ile birlikte sürdürülebilir büyüme yaklaşımını eşzamanlı olarak  nasıl hayata geçirecekleri önemli hâle gelmektedir.


Yukarı Çık