THBB

Yavuz IŞIK
THBB Yönetim Kurulu Başkanı
President

2016 yılının ilk yarısı Birliğimiz açısından oldukça yoğun bir dönem olmuştur. Dünyada ekonominin gidişatı ve bunun ülkemize etkisi konusuna değinmeden önce gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerimiz hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum. Kaliteli hazır beton üretimini sağlamak amacıyla 2007 yılında kurduğumuz akredite Yapı Malzemeleri Laboratuvarımızda çalışmalarımız hızla devam etmektedir. Nisan ayında THBB Yapı Malzemeleri Laboratuvarımızda yapılan Ar-Ge çalışmalarımıza bir yenisini daha eklenmiştir. Laboratuvarımız tarafından İstanbul Kalkınma Ajansı'na, "İleri Beton Teknolojileri Araştıran ve Geliştiren Ar-Ge Merkezi Oluşturulması" konulu bir proje sunulmuştur. Proje kapsamında, Laboratuvarımızda uzun ömürlü beton araştırmaları, çevresel etki ve dayanıklılık faktörleri, atıkların değerlendirilmesi, beton petrografisi vb. çalışmaları yürütebilecek bir merkez oluşturulacaktır. Bu proje ile Yıldız Teknik Üniversitesi Teknopark'ta faaliyet gösteren laboratuvarımızın faaliyet kapsamı genişleyecek, laboratuvarımız dünyada sayılı laboratuvarlar arasına girecek ve ülkemizin beton konusunda Ar-Ge kapasitesi artırılacaktır.

Ar-Ge Laboratuvarımızda yeni projeler üzerinde çalışırken bir okul gibi sektörüne eğitimli, bilinçli ve kalifiye eleman yetiştiren Birliğimizde eğitim çalışmalarımızda da önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu’na göre sınav ve belgelendirme yapabilmek amacıyla kurulan THBB Mesleki Yeterlilik ve Belgelendirme Merkezi, Türk Akreditasyon Kurumu tarafından Betoncu ve Betonarme Demircisi, Ulusal Yeterlilikleri kapsamında akredite edilmiştir. Mesleki Yeterlilik Kurumu denetimlerinden de başarılı ile geçen THBB Mesleki Yeterlilik ve Belgelendirme Merkezi, mayıs ayında sınav ve belgelendirme yapmak üzere faaliyetlerine başlamıştır.

Eğitim çalışmalarımızda bu sevindirici gelişmeler yaşanırken Birliğimiz, mayıs ayında başarılı bir ödül törenine daha imza atmıştır. Birliğimiz tarafından iş kazalarını önlemek amacıyla ilk kez 2010 yılında düzenlediğimiz ‘Mavi Baret İş Güvenliği Yarışması’nın bu yıl, üçüncüsü gerçekleştirilmiştir. İstanbul’da yapılan törende ödül almaya hak kazanan 10 hazır beton tesisine ödülleri takdim edilmiştir. Bu vesileyle ödül alan tesisleri bir kez daha tebrik ediyorum.

İnanç, huzur, karşılıklı saygı, sevgi ve paylaşmanın öne çıktığı ramazan ayını yaşadığımız bu günlerde sektörümüzü bir araya getirmek için her yıl düzenlediğimiz iftar davetimizi gerçekleştirdik. Geleneksel hale gelen iftar yemeğimiz, 16 Haziran 2016 tarihinde İTO Cemile Sultan Korusu'nda yoğun bir katılımla gerçekleşmiştir. Birliğimiz tarafından düzenlenen iftarımızda, hazır beton ve ilgili tüm sektörlerin temsilcileri bir araya gelmiştir.

Ekonomik gelişmelere baktığımızda, 2016 yılının ilk yarısını geride bırakmamıza rağmen halen dünya ekonomisinin rotasını çizemediğini görüyoruz. Bu sene birçok ülkede yapılacak olan genel seçimler, bölgesel jeopolitik gerilimler, Orta Doğu’da devam eden savaş hali ve Suriye kaynaklı göçmen krizi küresel politik belirsizliği artırmaktadır. Aynı zamanda küresel finansal piyasalarda, FED’in faiz artırımı kararı sonrasında azalmış olmasına rağmen devam eden belirsizlik, küresel ekonomiye ilişkin aşağı yönlü risklerin devamına yol açmaktadır. Her ne kadar son açıklanan ihracat verileri olumlu gelse de, kısa vadede Çin ekonomisindeki yavaşlamanın devam edeceği ve dolayısı ile emtia fiyatlarının bir süre daha düşük devam edeceği beklenmekte, bu beklentiler de önümüzdeki dönem için daha ihtiyatlı öngörülerde bulunmayı beraberinde getirmektedir.

ABD ekonomisi 2015 yılında küresel anlamda büyümenin öncüsü olurken, Euro bölgesinde parasal genişlemeye yönelik alınan tedbirlere rağmen toparlanma oldukça yavaş seyretmiştir. Gelişmekte olan ekonomilerin birçoğu ise küresel finansal piyasalardaki gelişmelere bağlı olarak 2015 yılı içerisinde faiz artırmak zorunda kalmış, bu da ülkelerin büyüme rakamları üzerinde olumsuz etki yaratmıştır.

İki seçim geçiren, başta Euro bölgesi olmak üzere yakın ticaret ortaklarındaki durgunluk ve küresel finansal piyasalardaki belirsizlikten olumsuz etkilenen, diğer taraftan artan jeopolitik gerginlikler ve FED’in faiz artırımına bağlı dalgalanmalara rağmen 2015 yılında %4 büyüyen Türkiye ekonomisi, diğer gelişme yolundaki ülkelerden pozitif bir şekilde ayrışmayı başarmıştır. 2016 yılında 65. Hükümetin kurulması ile Türkiye’de yeni bir dönem başlamıştır. Yeni dönemin yalnızca siyaseten değil aynı zamanda ekonomi yönetimi açısından da farklı olacağının ilk sinyali, Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nun (EKK) yapısında gerçekleştirilen değişimden çıkarmak mümkün görünmektedir. EKK kurulduğu tarihten bu yana Başbakan Yardımcısı başkanlığında toplanıp karar alırken, 65. Hükümet döneminde Başbakan’ın başkanlığında bir araya gelecek olması oldukça önemli bir sinyaldir. Ekonomi yönetiminde dümende Başbakanın olacak olması, bu dönemde Türkiye’nin geleceği açısından kararlılıkla üzerinde durulması gereken ve Hükümet Programında yer verilen unsurların hayata geçirilmesinde etkili olacaktır.

Hükümet programına genel hatları ile baktığımızda; bu dönemin büyüme stratejisinin makroekonomik istikrarın güçlendirilmesi, beşeri sermayenin geliştirilmesi ve işgücü piyasasının etkinleştirilmesi, teknoloji ve yenilik geliştirme kapasitesinin artırılması, fiziki altyapının güçlendirilmesi ve kurumsal kalitenin iyileştirilmesi şeklinde 5 temel eksen üzerine oturduğu görülmektedir.

Programda inşaat sektörü özelinde ayrıntılı bir değerlendirme bulunmamakla birlikte sektörün önemini vurgulayan ve sağlam, güvenli ve estetik yapıların üretildiği, güçlü bir sektörel alt yapı kazandırmak yoluyla ülkemizi dünyaya ihracat yapabilecek konuma getirebilecek bir inşaat sektörü vurgusu önemlidir. Bunun dışında Programda inşaat sektörüne yönelik yaklaşım, vatandaşlara daha ucuz ve güvenli konutlar sağlanması, dev yatırımların yerli üretimle gerçekleştirilerek firmalarımızın dünya ölçeğinde tecrübe kazanarak daha da güçlenmesi olarak yer verilmiştir.

Programda doğrudan inşaat sektörü ile ilgili olmasa da, inşaat sektörünün canlanması açısından önem arz eden iki noktanın altı çizilmiştir. Bunlardan ilki, önümüzdeki dönemin yeni bir uygulaması olarak değerlendirilebilecek olan “kamu marifeti ile fabrika inşaası”dır. Öncelikli bölgelerdeki emek yoğun sektörlerde yatırımcıların talebi halinde, sembolik bir kira bedeliyle, anahtar teslimi fabrika binası yapılacağı Programda belirtilmiştir.

Bir diğeri ise tasarruf eğilimini teşvik ederek ev sahibi olmasını kolaylaştırmak ve inşaat sektörünü desteklemek için yeni bir finansman mekanizmasının uygulamaya konduğu belirtilmiştir. Ev almak için konut hesabı açan ve yüzde 25 peşinat biriktirenlere yüzde 15 kamu katkısı sağlanması, orta vadede inşaat sektörünün gelişmesi açısından önemli görünmektedir.

Programda sanayiye yönelik olarak ayrıntılı bir hareket planı sunulmuştur. En genel hatları ile imalat sanayiinde yenilikçi ve yüksek teknolojili sektörlere dayalı bir biçimde dönüşümü gerçekleştirmek, girişimcilik kapasitesinin güçlendirilmesi, bilgi tabanlı ekonomiye dönüşüm için nitelikli bir istihdam alt yapısının oluşturması öncelikli alanlar olarak sayılmıştır. İmalat sanayiinin GSYH içindeki payının artırılması ve yapısal dönüşümün sağlanması ciddi şekilde vurgulanmaktadır.

Programda önümüzdeki dönemde ithalatta haksız rekabet ile ciddi şekilde mücadele edileceğinin de sinyalleri yer almaktadır. Önemli bazı ithalat kalemlerinde yurtiçi üretimi dünya ile rekabet edebilir bir şekilde artırırken, diğer yandan uluslararası haksız rekabete karşı gerekli tedbirlerin alınacağı Programda belirtilmiştir.

Para politikası konusunda, temel amacın fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek olduğu belirtilmiş, sonrasında para politikasının, finansal istikrarı da gözetecek ve fiyat istikrarını sağlama amacı ile çelişmemek kaydıyla üretim, büyüme ve istihdam politikalarını destekleyeceği ifade edilmiştir. Burada özellikle gıda enflasyonuyla etkin mücadele etmek üzere kurulan Gıda Komitesinin yeniden yapılandırılacak ve bu alandaki mücadelenin kurumsal, yasal ve piyasa mekanizmasına ilişkin araçlarını geliştiren bir komiteye dönüştürülecek olması önemli bir ayrıntı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Programda dolaylı kanaldan inşaat sektörünü etkileyebilecek bir diğer önemli nokta; yatırımların üretken alanlara yönlendirilmesi ve tasarrufların artırılması temel amacı kapsamında, gayrimenkul değer artışlarından kamunun pay almasına yönelik çalışmanın hayata geçirileceğinin beyan edilmiş olmasıdır. Bir dönem tartışılan ve Orta Vadeli Programda da belirtilen konunun raftan indirileceği ve önümüzdeki dönemde gündeme geleceği anlaşılmaktadır.


Yukarı Çık